6 Mart 2008 Perşembe


ŞAŞIRTICI KARŞILAŞMA

 "Çok eskiden yaşadım bu ânı ben"
Dersiniz şaşkınlık içinde.
İlk girdiğiniz bir ev, bir merdiven
Birden güneş vuran pencere,

Ve tam sırasında tren düdüğü...

İşte böyle gelmişti siz dünyada

Değilken bir gün öğle üstü

Bu renklerle bu sesler bir araya.


Yaşamak anımsamak mıdır yoksa
Sanmam, biz de bir sestik belki
Birileri için yıllar önceki
Şaşırtıcı karşılaşmada


Melih Cevdet ANDAY

23 Şubat 2008 Cumartesi

Kar bitti depresyon bitti...


Geçtiğimiz hafta İstanbul beyaz bir yorganın altına gizlendi... Kar okadar güçlü ve sürekli yağdı ki bir ara göz gözü görmüyordu... ne yalan söyleyim benimde depresyondan gözüm hiç bir şeyi görmüyordu... zaten göremezdide çünkü Maya'yla gün boyu uyuduk... sadece zaruri ihtiyaçlarımız için bir ara uyanıp sonra tekrar uykuya yatıyorduk tıpkı doğa ana gibi...
aslında eskiden çok severdim kar'ı ... ama bu sene tadınıda çıkaramadık doyasıya belki ondandır hiç sevmedim, istemedim kar yağmasını... Hastalıktan yeni kalktığımızdan karda dışarı çıkaramadım Maya'yı, ee bende ilk defa düşüp bir yerlerimi kırmaktan korktum galiba... herneyse kış mı geç gelen lohusalık depresyonumu bilemem ama bende sebep arıyormuşum işte...
öncesi hastalık sebebiyle sonrası kar sebebi ile 1 aydan fazla eve tıkıldık kaldık. Şİmdi mi... karın erimesi ve ilk cemrenin düşmesiyle yalancı bir bahar havasında İstanbul . yalancı malancı hava o kadar güzel ki sanırım benim gibi hisseden bir çok insanda almış çoçuğunu arkadaşını yanına atmış kendini sokaklara.
Bizde kar eridiğinden beri her gün sokaklardayız Maya'mla.. Cadde de yürüyoruz sanki ilk defa geziyormuşcasına... Mutlu, uykusuz( Maya da o kadar sıkılmış ki uyumuyor dışarda öğlen uykusu gelse bile) veee en önemlisi depresyonsuz....

12 Ocak 2008 Cumartesi

Hüzün


Hüzünlüyüm bu gece ...
Nedenini bilmediğim bir hüzün her yanımı sardı. İçimde garip bir huzur kalbimde derin bir hüzün... Neden? İnanın bende bilmiyorum... Soruyorum kendime hep sorduğum gibi ama yanıt yok... derin bir sessizlik.

Oysa güzel bir gün geçirdim. yanımda sevdiklerim, sıcak bir aile ortamı neşeyle yemek yedik, sohbet ettik, çocuklarımız oynadı. Eşim yolda bizden ayrı geçirdiği zamanların hasretiyle iş seyahatinden vaktinden önce dönüyor... Eeee niye peki bu hüzün...
Bu gün Mecda'yı Bodrum'a uğurladım. Mecda geçmişten ansızın çıkıp gelen hayatımın ve kalbimin içine taa derinliklerine giren dostum. Dost diyorum ama sanırım doğru tabiri bulamadım. Çünkü Mecda gerçekte hiç sahip olmadığım olamadığım bir kardeşin yerini aldı...
Hayatın içinde çok fazla bir arada vakit geçirememekten yakındığımız, birbirimizi bulduğumuzda sanki hergünü bir arada geçiriyormuşcasına davrandığımız bir ilişki bizim ki. işte bu vakitlerden bir zamanı paylaştık geçtiğimiz günlerde... gece geç vakitlere kadar sohbet edip, bir taraftan Mecda'nın Kanada evraklarını hazırladık... Evet itiraf diyorum... Mecda'yı Bodrum'a uğurlamaktan değil, kısa bir zaman sonra onu Kanada'ya uğurlayacağımı bildiğimden hüzünlendim bu gece... Oysa onun için çok ama çok mutluyum. Hayatında yepyeni bir sayfa açarak yeni bir yaşama yelken açacak... ve bilyorum ki gittiği her yerde olduğu gibi orada da mutlu ve başarılı olacak. Hatta Kanada'ya gitmeden tekrar görüşeceğiz... Biliyorum ki Kanada'ya gittiğinde yine aynı şekilde tıpkı Bodrum'daymış gibi yazışacağız (Mayam'la birlikte).
Tüm bunları bilen beynim kalbime genede söz geçiremiyor işte...
Hüzünlüyüm işte nedenini bildiğim ama bilemek istemediğim bir sebeple...